top of page

ODYOLOJİ ve MÜZİK

Güncelleme tarihi: 11 Ağu 2023



İŞİTME ve MÜZİKAL ALGI

Odyoloji ‘İşitme Bilimi’ olarak tanımlanır ve temelini ses oluşturur. Periferik işitme sisteminin en önemli anatomik yapılarından biri olan koklea orta kulaktan gelen ses uyarısını elektriksel enerjiye dönüştürme ve işitme sinirine iletme gibi önemli iki fonksiyona sahiptir. İşitme sisteminde tonotopik organizasyon basilar membrandan başlar ve işitsel kortekse kadar devam eder. Kokleada basal’dan apex’e tonotopik iletim özelliğinde sıralanmıştır.

İşitme kaybı, işitme duyusunda meydana gelen yetersizlik durumudur. Müzikal algı ise müziğin algılanmasıdır. Müzik tını, ritim ve melodi gibi temel özelliklere sahip organize ses dizisi olarak tanımlanabilir. Müziğin dört ana bileşeni ritim, perde, melodi ve tınıdır. Ritim temporal ilişkileri ; perde ise spektral açıdan incelenerek harmonik zenginliği temsil eder. Farklı perdeye sahip seslerin sıralı bir şekilde bir araya gelmesi ile melodi oluşur. Tını ise hem spektral hem de temporal düzlemde incelenir ve aynı perde, şiddet ve süreye sahip iki notayı birbirinden ayırmamızı sağlar.

Sağlıklı bir işitme sistemi müzik algısının oluşumu için ön koşul özelliği taşımaktadır. İşitme sisteminin işlevselliğinin azalması ya da kaybolması olarak tanımlanan işitme kaybı, müzik algısının oluşumunu olumsuz etkilemektedir. İşitsel deneyim temelinde şekillenen müzik algısında; sesi fark edebilme, farklı sesleri ayırt edebilme, sesin uzaklığını ve yönünü tespit edebilme, hızlı ve yavaş tempoyu anlama, ritim algılama ve öğrenilmiş melodiyi hatırlama gibi beceriler oldukça önemlidir. Normal işiten bireylerde bu becerilerin gelişimi işitsel deneyimle ilişkiliyken, işitme kayıplı bireylerde bu becerilerin gelişimi farklı değişkenlerden de etkilenmektedir. Bunların başında işitme kaybının tipi ve derecesi, işitme kaybının süresi, kullanılan işitmeye yardımcı teknolojinin tipi ve nitelikli işitsel uyarana maruz kalma süresi gelmektedir.

MÜZİK TERAPİSİ

Müzikle terapi ilk kez 1947 yılında Michigan Devlet Hastanesinde başlanmıştır. Müziğin tedavi amaçlı kullanımı, 1977’de Amerika tarafından bir bilim dalı olarak kabul görmüştür. Müzik terapisi psikiyatri temelli hastalıklarda 1950’lerden beri devam etmektedir. Müzik terapisi, bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan uzmanlık dalıdır. Müzik terapide ritim, melodi ve armoni gibi müzik unsurları tedavi amaçlı kullanılır. Müzik, merkezi sinir sistemi ve beyin kabuğunda yer alan düşünme, öğrenme, konuşma, beden kontrolü ile ilgili merkezleri uyarmaktadır ve buralardaki gelişmeleri desteklemektedir. Müzik depresyon geçiren gençlerde beyni rahatlatıcı ve hormonel düzensizlikleri hafifletici rol oynar. Müziğin hormonlar üzerindeki etkisi mevcuttur ki bu da müziğin tarz ve şekline bağlı olarak stres hormonlarını arttırmak ya da azaltmak şeklinde olur. Müzik terapistleri, temelde hastanın sağlığının düzelmesine kognitif fonksiyonlar, motor beceriler, duygusal ve efektif gelişim, davranış ve sosyal yetenekler ve yaşam kalitesi gibi çeşitli alanlarda müzik deneyimlerini doğaçlama, şarkı söyleme, şarkı yazma, müziği dinleme, müzikle hareket etme vb. kullanarak tedavi yöntem ve hedeflerine ulaşarak yardımcı olur. Uygulama, birebir kişiyle veya grup ile birlikte, aktif katılımcı veya pasif dinleyici şeklinde, doğaçlama veya belli bir müzik üzerinden yapılabilir. Müzik terapide, ritim, melodi ve harmoni gibi müzik unsurları tedavi amaçlı kullanılır. Müzik hastanın sinir ve endokrin sistemi üzerinde olumlu etkiler oluşturarak, duygu ve düşüncelerde anlamlı tepkilerin ortaya çıkmasını sağlar.

MOZART ETKİSİ

Mozart etkisi, Mozart müziğinin, kişilerin uzaysal-mekansal muhakeme yeteneğini geliştirmesi ve bilişsel performansını arttırması olarak tanımlanabilir. Yapılan bazı çalışmalarda, Mozart müziği ‘ dinlemenin ‘ uzaysal-mekansal algıyı, ‘ müzik eğitiminin ‘ ise bilişsel performansı olumlu etkilediği belirtilmektedir.

İŞİTME KAYIPLI BİREYLERDE MÜZİKAL ALGI

İşitme kaybı ve müzikal algı ilişkisi son yıllarda sıklıkla karşılaşılan bir araştırma konusudur. İşitme kayıplı, işitme cihazı ve/veya koklear implant kullanıcısı bireylerin sahip olduğu müzikal algıyı farklı yönleriyle ele alınan çalışmalar mevcuttur. İşitme cihazları sesleri yükselten elektronik cihazlardır ve medikal ya da cerrahi olarak tedavi edilemeyen işitme kayıplarında önerilmektedir. İşitme cihazlarının çevreden gelen sesleri toplamak, işlemlemek ve yükseltmek gibi temel fonksiyonları vardır. İşitme cihazlarında sinyal işlemleme ve fitting yöntemleri öncelikle konuşmanın anlaşılabilirliğini sağlamak üzere kurgulanmaktadır. İşitme cihazlarının müzik dinlemedeki etkinliğine öncelik verilmemesi işitme cihazı kullanıcılarının müzik dinlerken işitme cihazlarından memnun olmamalarına neden olabilir. İşitme cihazı kullanıcısı profesyonel bir müzisyen ya da yalnızca müzik dinlemekten hoşlanan bir kişi olabilir. Her iki durumda da işitme cihazının elektrik ve elektroakustik parametreleri hem konuşma hem de müzik dinleme için uygun hale getirilebilir. Koklear implantlar ise, ileri ve çok ileri derece işitme kayıplı, geleneksel işitme cihazlarından fayda göremeyen bireylerin işitsel rehabilitasyonunda kullanılan, ameliyat ile yerleştirilen, elektronik stimülasyon sağlayan protezlerdir. İşitme sinir liflerinin aktivasyonu için akustik sinyali elektrik sinyali uyaranlarına dönüştürürler ve böylece iç tüy hücrelerinin işlevini yerine getirirler. İmplantasyon sonrasında bireylerin elektriksel uyarım ile normale yakın bir işitme hassasiyetine sahip olabileceği bildirilmiştir.

İşitmeyi iyileştirmek amacı ile işitme cihazı uygulamasında konuşmanın anlaşılabilirliğinin sağlanması ile iletişimin sağlanması birinci önceliktir. Doğal olarak konuşma genellikle müzik kadar yüksek bir ses düzeyinde gerçekleşmez. Ancak müzik güçlü bir kültürel unsur olmasının yanı sıra özellikle çocuk yaş grubunda önemli bir eğitim aracıdır.

İŞİTME KAYIPLI BİREYLERDE ve KOKLEAR İMPLANT KULLANICILARINDA MÜZİKAL ALGI ve BEĞENİ

İşitme kayıplı bireylerin müzikal algı ve beğenileri üzerindeki en önemli belirleyicilerden biri onların sahip olduğu rezidüel işitmedir. Ayrıca, bazı müzik sesleri işitme kayıplı bireyler tarafından daha kolay işitilir. Bunlar;

1)Müziğin yapısal özellikleri ve kişinin işitme kaybının tipi, derecesi ve konfigürasyonuna,

2)Kullanılan yardımcı işitme cihazlarının tipine,

3)Kişinin geçmiş deneyimlerine ve bireysel tercihlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

* İşitme kaybının tipi ve derecesi, müziğin daha kolay algılanması için önemli bir faktördür. Örneğin; sensörinöral işitme kayıplı bireyler, alçak frekanslarda daha iyi işitme algısına sahiptir. Bu bireyler bas ve bariton ağırlığındaki alçak frekans müzik enstrümanlarının sesini, yüksek frekans seslerden daha iyi algılayabilirler. Hafif ve orta derece işitme kaybı olan bireyler, daha fazla rezidüel işitmeye sahip oldukları için, müziği daha iyi algılayıp zevk alabilirler. İleri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan bireylerde ise, bunun tam tersi şekilde, ritmik vuruşların ve alçak frekansların algılanması daha zordur.

* Müzik algısı ve beğeni kullanılan yardımcı işitme cihazına bağlı olarak da etkilenir. İşitme cihazının temel prensibi seslerin amplifiye edilmesidir. Müzik sesleri, işitme cihazı ile her zaman hoş ve doğal bir ses olmamakla birlikte, total ses dalgasının sadece belli bölümlerini ileten koklear implantlarla kıyaslandığında, müzik için daha doğal bir sinyal ürettikleri de unutulmamalıdır.

Koklear implant kullanıcılarında müzik algı ve beğeniyi etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bunlar, kullanıcıya, koklear implanta, dinlenilen müziğin özelliğine ve dinleme ortamına göre değişiklik göstermektedir.

Kullanıcıya Ait Faktörler

- Mevcut işitsel nöronların sayısı ve durumu,

- İşitme kaybının meydana gelme zamanı (Prelingual/Perilingual/Postlingual)

- Koklear implantı kullanma süresi

- Kontralateral işitme cihazı kullanımı

- Koklear implant öncesi müzik dinleme alışkanlığı ve süresi

- Geçmiş müzik deneyimleri ve işitsel hafıza durumu

- Profesyonel müzik eğitimi alma durumu

- İmplant sonrasında müzik terapi uygulamalarına katılımı

- Müziğe karşı ilgi ve isteklilik

Koklear İmplanta Ait Faktörler

- Koklear implant işlemleme stratejisinin spektral çözünürlük özelliği

- İmplant elektrotunun cerrahi yerleşimi

- İmplantın programlama (fitting) özellikleri

Müziğe Ait Faktörler

- Müziğin türü

- Kullanılan enstrümanların sayısı ve ses özelliği,

- Müziğin sözlü ve enstrümental olması

- Sözlü müzikse söyleyen kişinin cinsiyeti

- Dinlenilen müziğin daha önceden bilinmesi

- Sevilen bir şarkıcıdan dinleniyor olması

Dinleme Ortamına Ait Faktörler

- Ortamın sessiz veya gürültülü olması,

- Ortamın yankılanma durumu

Koklear İmplantlı Hastaların Müzikal Algı Becerilerinin Değerlendirilmesinde;

- Ritim

- Pitch (ses perdesi)

- Timbre (ses rengi, tını)

- Melodi tanıma ve ayırt etme testleri kullanılmaktadır

TÜRKÇE MÜZİKAL ALGI TESTİ

Türkçe Müzikal Algı (MAT), Doç. Dr. A. Sanem Şahlı ve Prof. Dr. Erol Belgin tarafından 2016 yılında Türkçe çeviri, adaptasyon, geçerlik-güvenirlik çalışmaları tamamlanarak ülkemize kazandırılan kapsamlı ilk ve tek müzikal algı testidir.

MAT müzikal algı becerilerinin değerlendirilmesinde 4 temel alana odaklanmaktadır.

Bu alanlar;

1. Ritim – Bölüm A

2. Enstrüman Sesi (Timbre) – Bölüm B

3. Ses perdesi (Pitch) – Bölüm C

4. Melodi – Bölüm D

Her alan kendi içerisinde ve toplamda 11 alt testten oluşmaktadır. Testin tamamı için uygulama süresi 53.83 dakikadır.

Müzikal Algı Testi (MAT) ülkemizde müziğin tüm alanlarını objektif olarak değerlendirebilen, geçerli ve güvenilir bir test olarak hem normal işiten bireylerde hem de işitme kayıplı hastalarda ilk ve tek test olma özelliğine sahiptir.


Müzik yüzyıllar boyunca tıpta tedavi edici bir yaklaşım olarak kullanılmıştır. Antik Yuna filozofları, ruhun ve bedenin müzikle iyileşeceğine inanmışlardır.

-Müzik, gökle toprak arasında bir ahenktir. (Konfüçyüs)


Temel Odyoloji,Prof. Dr. Erol BELGİN, Doç. Dr. A. Sanem ŞAHLI,2017
Değerli hocalarımızın bilgi ve birikimlerinden faydalandığımız kaynak için teşekkürlerimizi sunarız.





355 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page